Çok erken yaşlarda keşfettiği sanat merakını önce Lefkoşa'daki Güzel Sanatlar Lisesi'nde, ardından da Antalya Üniversitesi ve Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi'nde profesyonel bir uğraşa çeviren genç sanatçı, dikkat çekici bir tarzla karşımıza çıkar. Genellikle tuval üzerine yağlıboya tekniğiyle çalışan sanatçının bazen kolaj tekniğiyle de çalıştığı, mum, bıçak, yapışkan bant vb malzemeleri de yan malzeme olarak resimlerine kattığı görülür. Sanatçının tablolarına bakar bakmaz Alman dışavurumcu ekolun izleri göze çarpar. Bu benzerlik gerek renk olarak gerekse figürlerde kendini gösterir. Belirgin çizgiler, ince hatlı suratlar, iri ve izleyiciyi rahatsız edecek donuklukta bakan gözlerle ilgi çekici duran bu figürler genellikle kadın'dır. Toplumdaki genel geçer yargılara, herkes tarafından kabul edilen ve doğru varsayılan estetik anlayışlara karşı çıkar nitelikte yaptığı iri, çıplak ve mutsuz suratlı bu kadınlar, izleyicinin odak noktasına yerleştirilir. Koleksiyonda yer alan resimler üzerinden de okunabilecek bu geleneksel kalıpların yıkımı, gerek kadın bedeni gerekse beden üzerindeki algıların yeniden sorgulanmasına olanak sağlar. Bunu yaparken rengi de kendi tarzına uygun biçimde dönüştüren sanatçı, izleyiciye bütünlüklü bir kompozisyon sunar.