1941 yılında Almanya'da doğan sanatçı, içerisinde Güney Afrika'da geçen 2 yıl (1962-64) ve eşiyle birlikte inşa ettiği yelkenli gemide yaşayarak geçirdiği 5 yıl (1997-2002) gibi çok farklı deneyimlerin de olduğu bir dönemin ardından 2002 yılında Kıbrıs'ın kuzeyine yerleşir. Oldukça üretken bir sanatçı olan Trautmann Kıbrıs'ta bulunduğu bu süre içerisinde de birçok kişisel ve karma sergi açmış, farklı sanat gruplarına dahil olmuş ve yazdığı kitaplarla (Kuzey Kıbrıs'ta Sanat ve Yaratıcılık I-II) Kıbrıs'ın kuzeyinde önemli bir eksik olan sanatın arşivlenmesi görevini üstlenerek başarılı adımlar atmıştır. Gerek yazdığı kitaplar, gerekse kendi özel internet sayfasında yayınladığı, adada olup biten sanat etkinlikleriyle ilgili yazılar, bugün Kıbrıs'taki sanat ortamını takip etmek isteyenler için önemli bir kaynak teşkil etmektedir.
Genellikle karton ya da kağıt üzerine çalışan sanatçının Doğu Akdeniz Üniversitesi sanat koleksiyonunda şu ana kadar toplanmış 110 adet sanat yapıtı bulunmaktadır. Resim düzlemi olarak kullanılan bu karton ve kağıt üzerine ise sanatçı suluboya, akrilik, tükenmez kalem ve pastel uygular. Bu malzemeler arasında özellikle suluboya, çabuk kuruduğu ve uygulama esnasında kolay dağıldığı için kullanılması güç ve dikkat isteyen bir malzemedir. Tüm bunların yanında esas ilginç olan ise sanatçının kullandığı sıra dışı ve benzeri çok görülmemiş malzemelerdir. Bunlar arasında kömür, tebeşir ve hatta Türk kahvesi sayılabilir. Böylece benzer figürleri, çok farklı dokularla karşımıza getirir. Özellikle kalın konturlu figürler üzerine yanlışlıkla sıçramış gibi duran Türk kahvesi lekeleri kurudukça renk ve dokusunda oluşan farklılıklarla eserin zamanla, hiçbir el değmeden değişimini sürdürmesine olanak sağlar. Bahsedilen eserler dışında üniversitemiz koleksiyonunda Trautmann'ın, baskı ve kolaj gibi çizimin ötesinde deneyimlere başvurularak yapılmış işlerinin de bulunması, sanatçının çok farklı teknikleri cesurca kullandığının bir göstergesidir.
Koleksiyondaki Heidi Trautmann resimlerinin konuları arasında gezip gördüğü yerlere ait peyzaj ve manzara resimleri ve çeşitli pozisyonlardaki insan figürleri yer alır. Bu figürleri bazen sadece tek başına duran ve poz veren insanlar oluştururken, bazen de kalabalık gruplar halinde oturup sohbet eden insanlar göze çarpar. Bu insan gruplarının bulunduğu bazı resimler tam bir Kıbrıs öğleden sonrasını canlandırır gözümüzde. Kapı önünde oturmuş gelişigüzel kahve içerek sohbet eden kadınlar, kitap okuyan ve dinlenen insanlar vb. Kendi tanıdıkları, arkadaşları ve çevresini de sıklıkla resmeden sanatçının figürlerinin çoğunluğunu kadınlar oluşturmaktadır. Çok da büyük boyutlu olmayan bu resimlerden bazıları tek renkle yapılmış bir skeç gibiyken, bazıları da kalabalık ve alacalı renklerin hepsinin tek düzlemde toplandığı bir festival yeri gibidir. Bu, sanatçının ruh durumuna veya bırakmak istediği etkiye göre değişkenlik gösterebilecek bir kullanım şeklidir. Sanatçının çoğunlukla kullandığı koyu renkli kalın konturlar ise ilkel dönem mağara resimlerini hatırlatır. Renklerle konturlar, resim düzleminde birbirinden ayrı iki unsur gibi algılanırlar. Oldukça yalın olarak nitelendirilebilecek bu resimlerde renk, sanki çizilen figür üzerine yanlışlıkla dökülmüş ya da yer yer kağıdın bazı bölgelerine bulaşmış gibidir.
Trautmann'ın, gerek adadaki gerekse dünyadaki farklı sosyo-politik sorunları gündeme getirdiği kolaj çalışmaları da oldukça dikkat çekicidir. Kolaj, özellikle eleştirel yönü yüksek sanat işleri yaratmak için yıllar boyunca sanatçılar tarafından tercih edilen bir tekniktir. Bunun erken örnekleri Dadaizm akımının cesur kadın sanatçısı Hannah Höch'ün işlerinde gözlemlenebilir. Höch'ün ünlü araba markalarının amblemleri üzerine oturan ampül başlı bir kadın vücudunu yerleştirdiği kolaj çalışması, erkek egemen dünya için kadının meta olarak görülüşüne eleştirel bir bakışla yaklaşır. Buna çok benzer bir çalışma Heidi Trautmann'ın işleri arasında da vardır. 2010'da yaptığı Power (Güç) işinde kendi çizdiği erkek figürlerinin üzerine son model spor bir araba ve genelde erkeklere atfedilen kaslı bir vücutla duran kadın karakterin fotoğraflarını yapıştırır. Buradaki öğelerin her biri erkek egemen toplumun 'güç' olarak kabul ettiği şeylerdir. Tipik kadın vücudunun dışında bir vücutla poz veren kadının bakışları ve duruşuyla, bakan izleyiciye meydan okur pozisyonda yerleştirilmesi de oldukça ironik ve eleştirel bir bakışın ürünüdür. Daü'deki koleksiyonda bulunan, 2009 yılında yapılmış Behind Wires (Tellerin Ardında) isimli çalışmada ise sanatçı, yine çizilmiş kadın figürleri üzerine başka yerden kesip yapıştırdığı tel parçalarıyla bir yandan kadının bulunmak zorunda kaldığı konuma vurgu yaparken, öte yandan da Kıbrıs'ın durumuna gönderme yapar gibidir. Tüm bunların dışında sanatçının transseksüel karakterlerle dini karakterleri, Ortadoğu'da yaşanan kaotik savaşa karşın dünyanın başka yerlerinde yaşayan rahat insanları ve farklı doğa sorunlarını bir düzlemde topladığı kolaj işleri de oldukça eleştirel ve dikkat çekçidir.
Sonuç olarak güçlü bir gözlem yeteneği olan sanatçı, yabancı bir bakış açısıyla gelip yerleştiği bu adada bizim insanlarımızı bize farklı bir gözle vermiş, bizim gibi bakıp hissedebilmeyi denemiş ve sanat dünyamıza yaptığı pratik/teorik katkılarla Kıbrıs'ta önemli bir iz bırakmayı garantilemiştir.
Sanatçı CV'si